Aliya İzzetbegoviç hem zihinsel donanımı hem entelektüel duruşu hem de siyasi önderliği ile hiç kuşkusuz yirminci yüzyılın en önemli düşünce ve eylem adamlarından biridir. Bir taraftan din ve siyaset alanında önemli bir entelektüel birikime sahip olmak, diğer yandan bu birikimi pratik siyaset alanına dökmek gibi bir yapıya sahip olmak çok az entelektüele nasip olmuştur.
Aliya, siyasal alanda hem Bosna'yı savaştan çıkararak uluslararası tanınan bir devlet haline getirecek bilge bir siyasetçi, hem de "Doğu ve Batı Arasında İslam" gibi devasa bir eseri yazacak kadar bir entelektüel sahibiydi.
Entelektüel birikimi olanların pratik sahada görev yapmaları hiç kuşkusuz düşüncelerini olgunlaştıran çok önemli bir faktördür. Öte yandan pratik saha ile ilgilenmeyen entelektüel, ütopik ve gerçeklerden kopuk uygulanamaz fikirler üretme tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Aliya, düşünür-siyasetçi tipine örnektir; bu anlamda o, tarihte örneği çok görülmeyen lider-entelektüel geleneğin temsilcilerinden biridir.