Anadolu, bir dava uğruna asırlık bir yürüyüşe çıkanların yurdudur ve bağrına basmıştır ilahi bir muştu ile atlarını doludizgin koşturanları. Bir tek insanın hakkına girmemek için geçtiği yollarda yediği meyve ağaçlarının dallarına dahi ücretini bırakan lakin mesele vatan olduğu vakit her biri birer küheylana dönüşen, gönlünde iman ateşi ile ölümü dahi korkutan yiğitlerin, kara yağız evlatlarını mesele vatan ve bayrak olduğunda tereddütsüz toprağa gömen, “Bebem anasız, babasız büyür ama vatansız büyüyemez.” diyen anaların, oğullarıyla yan yana şehadete koşanların yurdudur Anadolu...
…
Ve 1915 yılında, Çanakkale diye bir yerde bütün dünyaya vatan ne demektir öğretenler vardı... Hem de onlar küçücük çocuklardı ve analarına şöyle sormuşlardı:
“Çocuklar da şehit olur mu ana?”